29 Temmuz 2013 Pazartesi

Aynı Yıldızın Altında- JOHN GREEN...MUTLAKA OKUNMALI

Birçok kişi tarafından beğenilen ve TİME'ın 2012'nin en iyi romanı seçtiği AYNI YILDIZIN ALTINDA adlı kitabı bitirdim. 

   Bu kitapta Hazel'ın duygularına ortak oluyor, onun gözünden mutlu veya mutsuz olayları inceliyoruz. Tabi bunu yapmamıza sadece HAZEL değil diğer bir ana karakter olan AUGUSTUS da yardım ediyor.

   Hazel kanser hastası bir kız. Ve annesinin ısrarıyla her gün DESTEK GRUBUNA gidiyor. Bir gün istemeyerek gittiği ve yine aynı şeylerin yaşadığı bu yerde AUGUSTUS ile karşılaşıyor. Ve bu olay onun için birdönüm noktası oluyor.
Her gün "bu günde ölmedim",duygusuyla yaşayan insanları hala hayata bağlayan ne olabilir diye düşündüğümde iki şey aklıma geliyor.İlki ;bir amaçın olması,
ikincisi de;amacının gerçekleşeceği umudu.
Amaçsız ve umutsuz insanlar yaşasa da hayatla bağları kalmıyor.
Hazel ve Augustus,zamanlarının azaldığını bilseler de okudukları kitabın sonunu öğrenmek gibi bir amaçları vardı.Bunu gerçekleştirmek için verdikleri mücadelede kitabımıza konu oldu.Onların yaşadıklarını okurken kimi zaman aldığımız nefesin bile ne kadar değerli olduğunu fark ettik.Gerçek anlamda yaşamın zamanla kısıtlı olmadığını anladık.
Hayata değer veren insanlar mutlaka bu kitabı okumalı diyorum.
Yeni kitaplarda ve yeni yorumlarda buluşmak dileğiyle...



  Bence kitap almak isteyenler ve kitabı merak edenler için iyi bir seçenek. Hiç olmazsa bizden farkı sadece hastalığı olan bu çocukların duygularını daha fazla kişi anlar.

KESİTLER:





HAHA :D

         

                                   

20 Temmuz 2013 Cumartesi

Yabancı -ALBERT CAMUS

   Bu kitapta Albert Camus bize normal olmayan olayları normalmiş gibi göstermiş. Yani ana karakterin öyle düşünmesini sağlamış. Yani örnek verirsem karakterimizin annesi ölüyor ama buna üzülmüyor. Normal bir olay gibi bakıyor. Annesinin yaşını sorduklarında bilmediği için epey yaşlıydı diyor. Hani çok anormal şeyler değil ama ilginç geliyor bizlere.

    Yabancı benim ilk Albert Camus kitabım oldu. Onu bu kitapla sevdim ve ona "VEBA" ile devam etmeyi düşünüyorum. Bakalım elime hangisi geçerse. :)

   Bence merak ediyorsanız okumanız gereken bir kitap. Yalın dili sayesinde sürükleniyor gidiyorsunuz. Kitaptaki hikaye 110 sayfaya sığdırılmış. Böylece hemen bitiveriyor :)

   *Okuduğuma göre "Yabancı" en çok yabancı dile çevrilen kitapmış. :)

  Bir alıntı:

  "...Aslına bakarsanız, insan ha otuzunda ölmüş ha yetmişinde, pek önemli değildi. Çünkü, her iki halde de, pek doğal ki, başka erkekler de, başka kadınlar da yaşayacaklardı, hem de binlerce yıl."

 

 

19 Temmuz 2013 Cuma

Beyaz Geceler- DOSTOYEVSKİ


     Bugün kütüphaneye aldığım kitapları değiştirmeye gittim. Biraz bakındıktan sonra beğendiğim kitapları alıp bir masaya oturdum. Hepsini az az inceledim. Kütüphanede kural gereği her gittiğinizde size en fazla iki kitap veriyorlar. Ben de düşündüm seçtiğim kitapların ince olanlarından bir tanesini seçtim. İyi ki de seçmişim.

    Seçtiğim kitap "Beyaz Geceler." Bu kitap sayesinde Dostoyevski ile tanıştım. Gerçekten yazara hayran kaldım. Zaten birçok kişinin en sevdiği Dostoyevski kitabı. Zaten o kadar beğendim ki gidip EZİLENLER aldı romanını satın aldım. Çünkü DOSTOYEVSKİ RAFI yapmayı planlıyorum. :))

    Kitap hayatından sıkılmış orta yaşta bir adamın 4 gece boyunca yaşadığı olayları anlatıyor. Kısaca özeti bu. Şimdi 100 sayfalık kitabı da anlatmak istemiyorum. Ve ayrıca söylemeliyim ki bu kitabı ara ara okumayın. Bir başlayın bir bitirin yani. 1 saat gibi kısa bir zamanda bitiyor zaten.

   Bu arada ben kitabı İLETİŞİM YAYINLARI'NDAN okudum. Kitabın ilk sayfalarında ORHAN PAMUK'un önsözüyle karşılaşıyoruz. Orhan Pamuk kitabı çok iyi yorumlamış kendince.

  Ben kitabı beğendim yani. Dostoyevski ile tanışmak isteyenler en kısa zamanda bu kitabı edinmeli. :))

  (Kitabın filmi de var ama ben ilk 10 dakikasına zor dayandım. Deneyin isterseniz.)


18 Temmuz 2013 Perşembe

"Sakın sana kötüsün diyenlere aldırma, bana da gerizekalı dediler. Atomu parçalayıp ellerine verdim. -Albert Einstein

                              

Yasaklı kitapları okuyoruz: Dönüşüm- FRANZ KAFKA


    Şaşkınım. Dün gece gözlerim çok yorulduğundan dolayı başlayamadığım bu kitaba sabah başlayıp yarım saat önce bitirdim. Tekrar söylüyorum gerçekten şaşkınım.

    Sorsanız konuyu anlatırım ama ne anladın dersen cidden aklıma bir şey gelmiyor. Bazı kitapları ders almasan bile vakit geçirmek için okursun ama bu kitaba o hevesle başlamamıştım. Bir şeyler çıkarmak istiyordum kendimce. Olmadı ama. :(

    Konu kısaca ana karakterimiz Gregor Samsa'nın sabah kalkınca böceğe dönüştüğünü fark etmesiyle başlıyor. Sonra ailesi tarafından bu olayın yorumlanması ve zamanın geçmesi ile kitap devam ediyor. Zaten 100 sayfalık kitabın yaklaşık 30 sayfası kitap hakkında incelemelerden oluşuyor. Yani hikaye 70 sayfa aslında. İncelemelere de baktım ama sanırım bu kitabı uzun bir zaman düşünmem gerekiyor.

   Eğer bu kitabı boşa okuduğumu düşünürsem çok üzülürüm. O yüzden bu kitabı okuyan blogların yorumlarını okumak istiyorum. Lütfen bana yorumlarınızın linklerini bırakın. :)

   Böyle işte. Yani eğer başlamayı düşünüyorsanız sakin bir kafayla aralıksız okuyun. Umarım benimle aynı durumu yaşamazsınız :))

                                          

LUX SERİSİNİN ÜÇÜNCÜ KİTABI"OPAL"BİTTİ...

İçim şişerek kitabın başından kalkmış bulunuyorum.Tam mutlu sonla bitti derken yeniden başa döndüğünüzü
görmek içinizi şişiriyor ,ne yapacaksınız.Kader...
Daemon'un kardeşi Dawson'un  eve dönmesi her şeyi halledecek diye düşünmeme rağmen bu kitap da işler daha da kızıştı.Dawson ,sevgilisi Beth'i kurtarmak için her türlü deliliği yapmaya hazır görününce Daemon ve Katy mecburen ona yardım etmek zorunda kaldılar.Bu da yeni tehlikeleri ve okunacak yeni ve güzel bir macera kitabını doğurdu.
Bu kitap da en çok Daemon ve Katy'nin yaşadığı aşkın ve romantizmin güzelliğini hissettim.Doğrusu bir öküzden iflah olmaz romantik bir aşığın doğuşunu okumak beni epey eğlendirdi.Eminim okuyan tüm bayanlar benimle aynı fikri paylaşacaklardır.Bu güzel aşkı henüz yaşayamamış olanlar ise bolca iç geçirecekler.
Dördüncü kitabın biraz daha hüzün ve macera dolu olacağını düşünüyorum.Şimdiden bizi nasıl sürprizlerin beklediğini  düşünmeye başladım.Yeni kitap da buluşmak dileğiyle...


17 Temmuz 2013 Çarşamba

Yeni başladığım kitap için..)


"...Bir kız arada sırada kalbinin kırılmasından hoşlanır. Bu ona düşünecek bir şeyler verir." Aşk ve Gurur- Jane Austen




Görünmeyen - PAUL AUSTER

 
   Az önce Paul Auster'ın yazmış olduğu Görünmeyen" (INVISIBLE) adlı kitabı bitirdim. Kitap hakkındaki yorumları okuduğumda 10 kişiden 8 kişinin bu kitabı sevmediğini fark ettim. Kitabın diğer yarısını bu yorumları göze alarak okudum ama ben o 8 kişi içinde olmadığımı belirtmek isterim. O 8 kişi anladığım kadarıyla kitabın sonunu veya kitabın anlatılış tarzını beğenmemiş. Evet itiraf etmeliyim ki bazen sıkılmadım değil. Ama zaten sabah başladığım bir kitabı aralıksız okuyunca o bölümlere çok takılmadım.

 Konuyu kitabın tanıtımdaki şu cümle tam olarak açıklıyor:  "...Şair olmak isteyen üniversiteli Adam Walker, siyasal bilimler profesörü Rudolf Born ve sevgilisi Margot ile başlayan aşk üçgeni, Walker'ın ablasını, Born'un üvey kızını da içine alan dörtgenlere, beşgenlere dönüşüyor."

   Kitabın tam olarak bir ana karakteri olduğunu düşünmüyorum. Çünkü yaşanan olaylar yüzünden birden başka bir anlatıcının görüşlerini okurken bulabiliyorsunuz kendinizi. Ama en fazla anlatıma sahip ana karakter tabi ki ADAM WALKER.

  ***Bu kitapta biz yetiştirilirken bize kötü gösterilen her şeyin bir yeri var. Bu yüzden çocuklarınıza okutmadan önce (kaç yaşında olursa olsun) kendiniz okuyup bir değerlendirme yapın. Çünkü bir çocuğun-gencin merak ettiği neredeyse her konuya objektif bir şekilde değinilmiş. Kötü veya iyi olup olmadığını düşünmek size kalmış. O yüzden DİKKAT!!

-Kitap genellikle İHANET,SAVAŞ,UYUŞTURUCU,CİNSELLİK,İÇKİ gibi kavramların etrafında şekilleniyor.

   Şu ana kadar yazdıklarımı okursanız okuyup okumamaya karar verirsiniz zaten. Hala bir bilgi sahibi olamayanlar için alıntılar da paylaşacağım :)

"...Değişmeyen tek şey güçtü, yaşamın ya öleceksin ya öldürüleceksin, ya hükmedeceksin ya canavarın vahşetinin kurbanı olacaksın görüşüydü."

"...Birinin sizi sevdiğini öğrendiğiniz zaman sizin de ilk tepkiniz onu sevmek olur."

"...Sözcükler her şey demek değildir."

"...Kitaplara, midemizi bulandıran kitaplara bile iyi davranmak gerekir."





                                                                   






 
 

   

12 Temmuz 2013 Cuma

KRİSTİN HANNAH YİNE HARİKALAR YARATMIŞ...

EVDEN ÇOK UZAKTA hüzünle okuduğum ve yine gözyaşlarıyla tamamladığım kitaplardan oldu.O kadar içten ve duygulu bir yazar tarafından kaleme alınmış ki kendinizi okumaktan alıkoyamıyorsunuz.Sevgili yazarımız ya insanları çok iyi gözlemliyor ya da kendisi de sevdiklerini kaybettiğinden duygularını mükemmel dile getiriyor. Kayıplar böyle bir kitabın doğmasına sebep olmuşsa eğer yazarımız için gerçekten üzüldüğümü söylemeliyim.Ayrıca duygularını bu kadar güzel dile getirdiği için de teşekkür etmeliyim.
Kitabın ana karakterleri Jolaine ve Tami adında iki yetişkin kadın,anne ve askeri pilot. Hem gençliklerini hem de iş hayatlarını birlikte yaşamışlar.Onların özellikle Joleine'in hayatını okurken anneliği,kadınlığı,eş olmayı,çalışan olmayı öğreniyorsunuz.Sonra birden kayıplar başlıyor ve hayat mücadelesini,yılmamayı öğreniyorsunuz.En sonunda da sevgiyle neleri başarabileceğinizi öğreniyorsunuz.Hayatı anlamak isteyenlere mutlaka okumalarını tavsiye ediyorum.Yalnız bir şeyi unutmayın. Kristin Hannah okuyorsanız yanınıza bir kutu mendil almalı ve sizi ağlarken görmesini istemediğiniz kişilerden uzak durmalısınız.Bir de bu kitabı otobüslerde,yolculuklarda okumayın,insanlar neden ağlıyor diye garip garip yüzünüze bakar.
Yeni kitaplarda ve yeni yorumlarda buluşmak dileğiyle..

.

8 Temmuz 2013 Pazartesi

Yasaklı kitapları okuyoruz: ANNE FRANK'IN HATIRA DEFTERİNİ BİRAZ ÜZGÜN BİRAZ ŞAŞKIN BİTİRDİM...

13 Yaşında genç bir kız düşünün.Okula gitmek ve sıkıcı derslere girmek en büyük derdi,bir de kız arkadaşlarının kıskançlıkları.Sonra bir gün aniden ya kaçıp saklanmak zorunda olduklarını ya da kalıp tutuklanmak zorunda kalacaklarını öğreniyor.Ailecek apar topar en gerekli eşyalarını alarak bir işyerinin deposunda gizli bir bölmeyi evleri yapıyorlar.Artık iki aile ve bir diş hekimi iki yıla yakın bir süre burada yaşamak zorunda kalıyorlar.Kafasında öyle çok soru varki... Kendisine tüm sorularının tek cevabı olduğu söyleniyor ki o da suçunun yahudi doğmak olduğu.
Büyüklerin dünyasında yalnız ve korku dolu bir genç kız adayının duygularını okurken yahudilerin karşılaştıkları zorlukları,anlaşılmaz işkenceleri ve korku dolu savaş ortamını da okurken yaşıyorsunuz.Irkçılığın,faşizmin getirilerini,özgürlüğün değerini iliklerinize kadar hissediyorsunuz.Üstelik sadece saklandığı sığınak koşullarında bir nevi rahat bir ortamda iken böylesine canlı size yaşatabiliyorsa, o koşullarda olmadığınıza şükredesiniz geliyor.
Kitabı bazen üzülerek,çoğunlukla da yaşanılanlara kızgınlık duyarak okudum.İç dünyamın karardığını hissettiğim anlarda bıraktım ama sonra merakla elime yeniden aldım.En uzun sürede okuduğum kitaplardan biri.Ama bu sevmediğimden değil okumak için güç toplamaya ihtiyaç duyduğumdan.
Anladım ki insan rahat düşünebildiği ve rahat hareket edebildiği sürece insan.Yaşamak her zaman bize insan olduğumuzu hissettirmez.DÜŞÜNEBİLME VE DÜŞÜNDÜĞÜNÜ UYGULAYABİLME YETİSİNİ KAYBETMİŞSE İNSAN,YAŞASA DA HAYATTA DEĞİLDİR...
Yeni kitaplarda ve yeni yorumlarda buluşmak dileğiyle...


1 Temmuz 2013 Pazartesi

Yasaklı kitapları okuyoruz: BÜLBÜLÜ ÖLDÜRMEK BİTTİ...

Bazı kitaplar insana hayatı anlatır.Neden savaşmak zorunda olduğumuzu,yaşamak kimileri için nefes almak kadar kolay ve düşünülmeyen birşey iken kimileri için ise mücadelenin ta kendisi olduğunu öğretir.Bizim dünyamız en azından yaşadığımız ortam sadece dünyevi bir takım ihtiyaçları karşılamak ve bununla ilgili arada bir karşımıza çıkan engellerle mücadele etmek.Nefes aldığımız her anın bir nimet olduğunu çoğu zaman hatırlamıyoruz bile.İşte bu kitabı okuyunca özgürlüğün,nefes almanın, kendin için yaşamanın ne kadar önemli olduğunu anladım.
Amerika da Güney bölgelerde zencilerin yaşadığı ırksal ayrım ve şiddetin boyutlarını,sınıfsal farklılıkların adalet sistemine yansımalarını bir çocuğun gözlemiyle anlatan kitapta baba Aticus'un tek başına zenci hakları için mücadelesine tanık olacaksınız.Kitap çocuk anlatımıyla ama yetişkin sorunları üzerine olunca daha ilgi çekiçi ve anlaşılması kolay olmuş.Gençlerin  mutlaka okumaları gerektiğini düşünüyorum...
Filmi de çekilen kitabın sinema versiyonu da çok güzeldi.